İleri Evre Kanserlerin Tedavisinde Yeni Umut: Sitoredüktif Cerrahi ve HIPEC

Periton (karın içini saran zar), sindirim sistemi kanserlerinin ileri evrelerinde kanserden etkilenir. Bundan yaklaşık 30 yıl öncesine kadar periton tutulumu olan hastalar tedavi şansını kaybetmiş olarak kabul edilirdi. Ancak günümüzde periton tutulumu cerrahi girişime cevap verebilen bir durum olarak görülür. Amacı tam bir sitoredüksiyon (kanser hücre yükünde bir azalma) elde etmek, karın içini saran periton denilen zarın bir kısmı / tamamının çıkartılması, ısıtılmış kemoterapi ile diğer bölgelerde tümör hücrelerinin tahrip edilmesini içerir.

Genel olarak, prosedür medyan laparotomi (uzun karın orta hat kesisi) ve peritoneal kanser alanlarını arayan tam ve titiz bir araştırma ile gerçekleştirilir. Daha sonra peritoneal ve organ çıkartımları gerçekleşir ve son olarak sıcak kemoterapi uygulanır.

Geniş görünür kanser olan tüm periton çıkarılırken, sınırlı alanlardaki kanserli dokular elektriksel fulgurasyonla yok edilmelidir. Geride sadece normal görünümlü periton kalmalı ve kalan tüm karın içinde gözle görülmeyen odaklar içinde HIPEC kullanılmalıdır.

Omentum(karın içindeki yağlı doku), sağlıklı görünse bile yüzeyinde kanser hücrelerinin varlığının sıklığı nedeniyle sistematik olarak çıkarılmalıdır. Karın içindeki herhangi bir iç organa uzanan kanserli dokuların tamamı, altta yatan iç organlarla birlikte tamamen rezeke edilmesi gerekir. Yüzeysel hastalığı olan diğer segmentler elektrofulgurasyon ile tedavi edilebilir, ardından yaralanmayı önlemek için alttaki organların hemen soğutulması gereklidir.

Kemoterapinin ameliyat sonrasında direkt olarak karın içine verilmesi birtakım etkilere neden olur.

Kana geçtiği zaman yüksek yan etki oranlarına sahip olan kemoterapi dozlarının, kana geçmeden karın içine verilerek yan etkiye sebep olan kana geçme olasılığını azaltılır ve kanserli hücrelerle doğrudan temas halinde olmasını sağlanır.

Kemoterapiye ısı eklenmesi bazı kemoterapötik ajanların aktivitesini yoğunlaştırır ve kemoterapötik ajanların hücreler arasında geçirgenliğini arttırır. CRS'den sonra karın içine kemoterapinin hemen uygulanması, gözle görülmeyen hastalığı kontrol eder. Erken fizyolojik (normal) ameliyat sonrası yapışıklıkların oluşumundan tüm kanserli hücrelere etki eder.

CRS-HIPEC tedavisinin uygulanması, peritoneal kanserin yönetiminde devrim yaratmıştır. Peritonun kendi kanseri olan malign mezotelyoma, geçmişte 9-14 aylık ortalama yaşam süresi ile çok kötü seyirli kanser grubunda idi. Artık hastaların üçte ikisinden fazlası (yüzde 69), CRS-HIPEC aldıktan beş yıl sonra hayatta kalmaktadır.

Kalın barsak kanserine bağlı periton tutulumunda, en iyi sistemik kemoterapi ile bile bir yıldan az ortalama yaşam süresi söz konusudur. 2003'ten bu yana, birçok Avrupa ve Kuzey Amerika çalışması, tam CRS-HIPEC tedavisi aldıktan beş yıl sonra hastaların yaklaşık üçte birinin herhangi bir hastalık nüksü (hastalıksız sağkalım) olmadan hayatta olduğunu bize göstermiştir.

Müsinöz tümörler ve psödomiksoma periton (PMP) ile ilgili olarak, derece 3 hastalığı olan hastalarda beş yıllık yaşam süresi sistemik kemoterapi ile sadece yüzde 6 idi. Şu andaki bilgilerimiz, tam CRS-HIPEC tedavisi aldıktan sonra 3. sınıf hastalarda beş yıllık hayatta kalma oranının yüzde 50-80 olduğunu bildirmektedir. Ayrıca, yaşam süresinin artmasından bağımsız olarak, karın şişliği, ağrı ve bağırsak tıkanıklığında dramatik iyileşme ile bu hastaların cerrahi yönetiminden net bir yaşam kalitesinin elde edildiği vurgulanmalıdır.

Özetlemek gerekirse, mevcut veriler periton kendi veya metastaz ile tutulumunda (apandiks, kalın barsak ve yumurtalık kanserleri) oratya çıka periton CRS-HIPEC'in açık bir faydasını göstermektedir. Ancak bu çalışmaların sonuçları ekibin deneyimine ve tam sitoredüksiyon yapılmasına bağlıdır.

Kolorektal kanserde HIPEC'in rolünü ve endikasyonlarını tanımlamak için 2006 yılında uluslararası bir konferans yapılmıştır. UMGCC uzmanları bu konferansa ve nihai uzlaşma bildirisine katıldı. Bu yönergelere göre, CRS-HIPEC, hastalığın karın ile sınırlı olması ve tam bir CRS'nin elde edilebilmesi koşuluyla kolorektal kanserden PC'nin yayılmasının standart standardı olarak kabul edilmiştir.